HAYAT SİGORTASI SÖZLEŞMESİNDE SAĞLIK BİLGİLERİNE İMZA ATMAMAK SİGORTALININ BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNE AYKIRI DEĞİLDİR.

HAYAT SİGORTASI SÖZLEŞMESİNDE SAĞLIK BİLGİLERİNE İMZA ATMAMAK SİGORTALININ BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNE AYKIRI DEĞİLDİR.

29.08.2012 tarih ve K-2012/ 978 sayılı Hakem Kararı Değerlendirme Dosyaya sunulan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davacı başvuru sahipleri konumunda olan müteveffa M murisleri ile davalı sigorta şirketi arasında, sigorta poliçesi, kapsamı, teminatları vs. konularında bir sorun bulunmadığı, uyuşmazlığın esasını, merhum M’nun karaciğer sirozu sonucu vefatının ardından, Hayat Sigortaları Genel Şartları Madde C.2 gereği beyan edilmeyen hastalık sebebiyle davalı şirketin cayma/fesih hakkını kullanıp kullanamayacağı, tazminatı ödemekten imtina edip edemeyeceği noktasında odaklanmaktadır. Davalı yan savunmasında; sigortalı M’nun 24/03/2012 tarihinde “karaciğer sirozu” nedeniyle vefat etmiş olduğunu ve T. Bankası Edremit Şubesinin poliçe lehdarı sıfatı ile yapmış olduğu tazminat başvurusuna istinaden gerekli işlemlerin başlatıldığını ve gerekli işlemlerin yapılabilmesi için sigortalıya ait tazminat dosyasının incelemeye alındığını ve sigortalının sigorta kapsamına dahil olmadan önceki mevcut hastalıkları ile görmüş olduğu tedaviye yönelik hastane kayıtları ve raporların şirketin sağlık müşavirliği nezdinde incelenmiş olduğunu, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi kayıtlarına göre sigortalının “Karaciğer Sirozu” ve “Diyabet” hastası olduğunu, adı geçen kayıt ve raporlara ait tarihlerin sigorta başlangıcından önce olduğunu, şirket sağlık müşavirliği tarafından hastane kayıtları üzerinde yapmış olduğu incelemede sigortalının sigorta öncesinde var olan karaciğer hastalığının ölümüne yol açtığının tespit edilmiş olduğunu çünkü sigortalının bu hastalık ile ilgili tedaviler gördüğünü, müteveffa sigortalının sigortalanmak üzere başvurduğunda doldurmuş olduğu “Tüketici Kredisi Sigorta Giriş Formu”nun sağlık beyanı bölümündeki “kalp hastalıkları, kanser, böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği, felç, beyin damar hastalığı, sinir sistemi hastalığı veya benzeri yaşamsal risk taşıyan herhangi bir hastalığınız bulunuyor mu? Bu tür hastalıklarla ilgili olarak ameliyat oldunuz mu veya yatarak tedavi gördünüz mü?” şeklindeki soruya yanıtlamamak suretiyle, mevcut hastalıklarını beyan etmemiş olduğunu, sağlık beyan bölümünün alt paragrafında; “Sağlık beyanına ilişkin yukarıda verdiğim tüm bilgiler doğrudur. Cevap vermemiş olmam halinde tam sağlıklı olduğum kabul edilerek poliçe düzenleneceğini, açıkça bildirmediğim bir sağlık sorunum saptanırsa işbu poliçeden herhangi bir tazminat ödemesi yapılmayacağını bildiğimi kabul, beyan ve taahhüt ederim.” Şeklinde olduğunu diğer taraftan sigortalının karaciğer hastalığı nedeniyle tedavi görmüş olduğunu ve bu hastalık teşhisi ve tedavilerin sigorta başlangıcından önce olduğunu, şirketin bu hususu bilmiş olsa idi sigorta sözleşmesini yapmayabileceğini veya sigorta poliçesinde bu hastalıkları kapsam dışında tutarak düzenleyebileceğini, olayın vuku bulduğu tarihte yürürlükte olan 6762 Sayılı T.T.K’nun 1290. uncu maddesinde “Sigorta ettiren kimse, sigortacının mukavele yapılırken hakikî vaziyetleri bildiği takdirde mukaveleyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını mücip olacak bütün hususları sigortacıya bildirmeye mecburdur. Sigorta ettiren kimse sorulduğu halde susmuş veya noksan yahut hakikata muhalif beyanlarda bulunmuş ise hakikata vâkıf olmıyan sigortacı mukaveleden cayabilir; şu kadar ki; sigortacı hakikatı öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde cayma hakkını kullanmamış ise bu hak düşer. Sigorta ettiren kimsenin kötü niyeti anlaşıldığı takdirde sigortacı prime hak kazanır.” Hükmü ayrıca Hayat Sigortası Genel Şartlarının C.2. 39 maddesinin de aynı hükmü içermekte olduğunu, Şirketin T.T.K. ve Hayat Sigortası Genel Şartlarının ilgili hükümleri gereği sözleşmeden cayma(fesih) hakkını kullanmış olduğunu, şirketin 26/04/2012 tarih ve 95fy-1873 numaralı yazısı ile sigorta sözleşmesinden caydığını ve bu nedenle ölüm tazminatı ödenmesinin mümkün olmadığını T. Bankası A.Ş. Edremit Şubesine bildirmiş olduğunu belirtmektedir. Başvuru sahipleri ise iddialarında, 23/12/2011 Tarihinde T. Bankası Edremit Şubesinden 20.000 TL tutarında tüketici kredisi başvurusundan bulunan müteveffa M’a adı geçen şirket yetkilileri tarafından hayat sigortasının teklif edilmiş olduğunu, ve bu hayat sigortasının krediyi alan kişinin kredi geri ödeme süresi içerisinde vefatı halinde kredi tutarının hayat sigortası kapsamında sigorta şirketince ödeneceği ve üç yıllık kredi geri ödeme süresi için toplam 454 TL tutarında bir sigorta priminin olduğunu, tüm işlemler banka yetkilisinin belirtmiş olduğu yerlere imza atmak suretiyle bitirildiğini ve akabinde 24/03/2012 tarihinde sigortalı M’nun vefat etmesi sonucunda tazminatı almak için konuyu şirkete ilettiklerini kendilerinden müteveffanın varsa geçmişte görmüş olduğu tedavi ve hastalıklara ait belgelerinde dahil olduğu istenilen tüm evrakları gönderdiklerini ve M tarafından başvuru formunun sağlık beyanı kısmında herhangi bir imzanın atılmamış olduğunu dolayısıyla bu durumda herhangi bir beyan ve taahhüt ‘ün olmadığını hatta Hayat Sigortası Genel Şartlarına göre soru kağıdı şeklinde olması gereken poliçenin tamamen basitçe ve eksik olduğu ve bir soru kağıdı şeklinde olmayıp tek bir soru üzerine kurulu olduğu ve beyan edilmiş olsa bile hangi sağlık probleminiz olduğunu göstermeyecek şekilde düzenlenmiş olduğunu belirtmektedirler. Müteveffa M’na ait kredi hayat sigortası poliçesinin 3 yıl süreli olarak akdedildiği ve poliçe üzerinde yazılan tazminat tutarının 20.000 TL olduğu görülmektedir. 28/10/2007 Tarihli ve 26684 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmeliğin Bilgilendirmeye İlişkin Genel İlkeler başlıklı beşinci maddesinde, “Sigortacının bilgilendirme yükümlülüğü, sigortacı tarafından sigorta ettirene ve sigorta sözleşmesine taraf olmak isteyen kişilere karşı sözlü ve yazılı şekilde yerine getirilir. Bilgilendirmenin yazılı olarak yapılması esastır. Ancak, telefon, çağrı merkezi, internet ve benzeri iletişim araçları kullanılarak uzaktan pazarlama yöntemleriyle yapılan sigorta sözleşmelerinde olduğu gibi sözleşme taraflarının fizikî olarak karşı karşıya gelmesinin ve işin gereği olarak yazılı bilgilendirme yapılmasının söz konusu olmadığı hâllerde yazılı bilgilendirme şartı aranmayabilir. Ancak, sigortacı asgari bilgilendirmenin yapıldığını ispatla yükümlüdür.” İfadesi yer almaktadır. Yine adı geçen yönetmeliğin Sözleşmenin Müzakeresi ve Kurulması Sırasındaki Bilgilendirme Yükümlülüğü başlıklı üçüncü bölümde yer alan Bilgilendirme Formu ve İçeriği başlıklı sekizinci maddesinde; “Sigortacı, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önceki müzakere safhasında sözleşmeye taraf olmak isteyen kişilere Bilgilendirme Formunun bir suretini verir.”hükmü yer almaktadır. Bilgilendirme Formu ve diğer belgelerin verilmesi başlıklı dokuzuncu maddede;” Bilgilendirme Formunun ilgili bölümleri sigortacı tarafından gerçeğe ve mevzuata uygun şekilde doldurulur. Sigortacı, Bilgilendirme Formlarının basımını yapmak veya formları elektronik ortamda hazırlamak ve bulundurmak zorundadır. En az iki nüsha düzenlenecek Bilgilendirme Formu, sözleşmenin kurulmasından önce sigortacı tarafından kaşelenip imzalandıktan sonra, sözleşmeye taraf olmak isteyen kişiye imza karşılığı verilir. Sigortacı formun bir nüshasını saklamak zorundadır. İmza, sigorta ettirenin, sigorta sözleşmesi ve 40 işleyişi hakkında bilgi sahibi olduğu hususunda aksi ispat edilebilir karine teşkil eder. Sigortacının bilgilendirme yükümlülüğünü mevzuata ve usulüne göre ifa etmiş sayılabilmesi için sözlü veya yazılı olarak sağlanan bilgilerin eksik, yanlış veya yanıltıcı olmaması gerekir. Sigortacı, akdin müzakeresi sırasında Bilgilendirme Formunu sigorta sözleşmesine taraf olmak isteyen kişilere vermek zorundadır. Talebe bağlı olarak, gerek akdin müzakeresi gerekse devamı sırasında, sözleşmeye konu sigortaya ait Sigorta Genel Şartları ile rizikonun gerçekleşmesi hâlinde tazminat başvurusunda talep edilebilecek bilgi ve belgelere ilişkin liste sigortacı tarafından ilgililere verilir.” denilmektedir. Davalı şirketin tazminatın reddine neden olarak ileri sürmüş olduğu vefatın gerçekleşmesine neden olan hastalığın sigorta başlangıcından önce var olduğu ve sigorta başvuru formunda belirtilmediği hususuna yönelik hakem heyetimizce yapılan değerlendirmeler de; Sigorta sözleşmelerinin kurulumunda, sigorta sözleşmesi altına alınacak riskin belirlenmesi ve bu riskin gerçekleşme ihtimali ile gerçekleşmesi halinde sigorta şirketinin maruz kalacağı tazminat bedelinin sigorta şirketince tespiti ancak sigorta başvuru formunda yer alan bilgiler ile yapılabileceğinden, sigortalanacak riskin tespiti, analizi ve fiyatının belirlenmesine yardım eden önemli bir bilgi kaynağı konumundaki bir belgenin usul ve mevzuata uygun olarak tanzim edilmesinin ve bu hususlarda sigortalının bilgilendirilmesinin, davalının yükümlülüğünde olmasına karşın, davalı yanın sözleşme kuruluş aşamasında bu yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmediği kanaati kurulumuzda oluşmuştur. Zira, hayat sigortalarında teminat altına alınacak risk kişinin kendisi olduğundan, sigortalanacak kişinin ölümü, hastalanması, malul olması veya hayatta kalma risklerine yönelik hesaplamalar en basit haliyle yaşa göre hazırlanmış olan tablolar marifetiyle yapılmaktadır. Bu tablolarda yaşlar itibariyle ölüm riskinin gerçekleşme ihtimalleri yer almaktadır. Ancak sigortalanacak kişinin diğer risklerine yönelik bilgiler sadece başvuru formundaki sorulara verilmiş olan cevaplardan tespit edilerek değerlendirilebilmektedir. Sigortalanacak riskin varlığı ve mevcut durumuna yönelik bilgileri kapsamakta olan ve sigortacılık tekniği, işleyişi ve riskin maliyetini oluşturmada esas alınan başvuru formu şirketler için hayati önem arz ettiğinden, bu formun doldurulmaması veya eksik cevaplandırılmış olması durumlarında şirketlerin sigortalanacak risk, sigorta primi ve ödenecek tazminatın bedellerini ya hiç hesaplayamayacağı ya da olması gerekenden eksik veya fazla olarak hesaplayacağı hususu aşikardır. Gerekçeli Karar Yukarıdaki değerlendirmeler çerçevesinde, dosya kapsamı dikkate alındığında, Anlaşmazlığa konu olayda her ne kadar, sigortalı merhum M’nun ölümüne yol açan hastalığın sigorta kurulumundan önce var olduğu bu hususun başvuru formunda belirtilmediği öne sürmüş olsa da, 28/10/2007 Tarihli ve 26684 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik gereğince sigortalıya her hangi bir bilgilendirmenin yapıldığına, ilgili soruların sorulduğuna ve olumsuz cevap alındığına, dair bir belgenin dosya muhteviyatında yer almadığı görülmektedir. Dosya içerisinde Ek-5a da yer alan ve “Tüketici Kredilerine Yönelik Hayat Sigortası Poliçesi(TKSG Formu)” başlıklı formun üst kısmının sigortalının adı, soyadı, doğum tarihi ve adres bilgileri dışında sigortalının mevcut risklerine yönelik bilgilerin yer almadığı ve Tarih, Saat, Ad/Soyad, Şehir ve İmza sağlık beyanı bölümünün “Evet” veya “Hayır” şeklinde iki ayrıma sahip olduğu ve hiç birinin işaretlenmediği, ayrıca formun alt kısmında yer alan adı soyadı ve imza 41 bölümlerinin doldurulmadığı görülürken Ek-5b’de yer alan aynı formun ise imza kısmının alt kısmında yer alan yazıların üzerinde aleyhine başvuru yapılan şirket tarafından sigortalıya ait imza olduğu iddia edilen bir imzanın bulunduğu, sigorta başvuru formunun sadece sigortalıya ait olduğu belirtilen ad, soyad, doğum tarihi, ve adres bilgilerini içeriyor ve iki formun sadece birinde ve olması gereken yerin dışında bir yerde imzayı içeriyor olması, sigorta poliçesi ve başvuru formunun aynı belge üzerinde ve sigortacılık tekniği ve işin gereğine uygun olmayan bir formatta olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sigortalı tarafından başvuru formunda boş bırakılan sağlık beyanı bölümündeki soruların evet ya da hayır şeklinde yanıtlanmamış olması ile hastalıklarını beyan etmemesi ve tamamen sağlıklı olduğunu beyan etmiş olduğu anlamını taşımaktan uzak olduğu, başvuru, poliçe ve bilgilendirme formunu mevzuata uygun şekilde tanzim etme yükümlülüğüne aykırı davranan davalı yanın bu eksikliği kendi lehine yorumlayarak hak iddia etmesinin hukukun ana ilkeleri ile bağdaşmadığı, zira hiç kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak iddia etmesinin mümkün olmayacağı gibi basiretli tacir olan davalı yanında bu durumu kendi lehine yorumlayarak tazminatı ödemekten imtina edemeyeceği, davalı sigorta şirketinin teminat dahilinde bulunan 20.000-TL vefat tazminatından sorumlu olacağı sonucuna ulaşıldığından başvurunun kabulü gerekmiştir. SONUÇ Başvurunun kabulüne, Başvuru sahiplerinin ( davacılar ) karşılanmayan 20.000-TL vefat tazminatının aleyhine başvuru yapılan ( davalı ) X Hayat Emeklilik AŞ.’ den tahsili ile başvuru sahiplerine veraset ilamında belirtilen hisseleri oranında verilmesine, , Başvuru sahibinin ( davacı ) sarf etmiş olduğu 250-TL başvuru masrafının aleyhine başvuru yapılan ( davalı ) şirketten alınarak başvuru sahibine verilmesine, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30.maddesinin 12.fıkrası uyarınca kesin olarak karar verilmiştir. 29.08.2012