
TÜRK VATANDAŞLIĞININ KAYBETTİRİLMESİ-KOCAELİ-İZMİT AVUKATI
TÜRK VATANDAŞLIĞININ KAYBETTİRİLMESİ
Egemenlik hakkına sahip olan devletler vatandaşı olan insanlara belirli durumlarda vatandaşlıktan çıkarma hakları bulunmaktadır. Türk Vatandaşlık Kanunu’nda da düzenleme yer almaktadır. Türk vatandaşlığının kaybettirilmesi başlığında toplanan konu ilgili kanunun 29 ve 30. Maddelerinde düzenlenmiştir.
TÜRK VATANDAŞLIĞINI KAYBETTİRİLMENİN ŞARTLARI
İlk olarak ilgili kanun maddesine bakıldığında:
MADDE 29 – (1) Aşağıda belirtilen eylemlerde bulundukları resmi makamlarca tespit edilen kişilerin Türk vatandaşlığı Cumhurbaşkanı kararı ile kaybettirilebilir.
a) Yabancı bir devletin, Türkiye'nin menfaatlerine uymayan herhangi bir hizmetinde bulunup da bu görevi bırakmaları kendilerine yurt dışında dış temsilcilikler, yurt içinde ise mülki idare amirleri tarafından bildirilmesine rağmen, üç aydan az olmamak üzere verilecek uygun bir süre içerisinde kendi istekleri ile bu görevi bırakmayanlar.
b) Türkiye ile savaş halinde bulunan bir devletin her türlü hizmetinde Cumhurbaşkanının izni olmaksızın kendi istekleriyle çalışmaya devam edenler.
c) İzin almaksızın yabancı bir devlet hizmetinde gönüllü olarak askerlik yapanlar.
(2) (Ek: 2/1/2017 - KHK-680/75 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7072/73 md.) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 302 nci, 309 uncu, 310 uncu, 311 inci, 312 nci, 313 üncü, 314 üncü ve 315 inci maddelerinde yazılı suçlar nedeniyle hakkında soruşturma veya kovuşturma yürütülen ve yabancı ülkede bulunması nedeniyle kendisine ulaşılamayan vatandaşlar, bu durumun soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı veya kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından öğrenilmesinden itibaren bir ay içinde vatandaşlıklarının kaybettirilmesi amacıyla Bakanlığa bildirilir. Bakanlıkça Resmî Gazetede yapılan yurda dön ilanına rağmen üç ay içinde yurda dönmemeleri halinde, bu kişilerin Türk vatandaşlıkları Cumhurbaşkanı kararıyla kaybettirilebilir.
Şeklinde düzenlenmiştir. Bu konuda sırasıyla inceleyecek olursak:
- Cumhurbaşkanı kararı ile kaybettirilen vatandaşlığın ilk durumu şu şekildedir: Bir Türk vatandaşının Türkiye’nin menfaatine uymayan bir hizmetinde çalıştığında dış temsilcilik veya mülki amir tarafından uyarılmasına rağmen üç ay içinde o hizmetten ayrılmadıysa karar ile vatandaşlıktan atılabilirler.
- İkinci konu ise Türkiye’nin savaşta olduğu bir ülkenin herhangi bir hizmetinde çalışıyorsa ve bu çalışma cumhurbaşkanı izni olmadan oluyorsa kişinin vatandaşlığı kaybettirilebilir. Burada ilk fıkradaki gibi Türkiye aleyhine bir hizmet şartı aranmamıştır.
- Diğer bir konu ise kişinin izin almaksızın yabancı devlette askerlik hizmetinde bulunmasıdır.
- Son olarak KHK ile düzenlenen fıkraya baktığımızda ise belirli suçlar nedeniyle kişi hakkında soruşturma veya kovuşturma varsa ve bu kişilere yurtdışında olduklarından dolayı ulaşılamıyorsa ilgili resmi kişiler tarafından bir ay içinde vatandaşlıklarını kaybettirilmesi amacıyla Bakanlığa başvurulur. Ardından resmi gazetedeki ilana rağmen üç ay içinde yurda dönmezse cumhurbaşkanı kararı ile vatandaşlıktan çıkarılır.
Vatandaşlığın kaybettirilmesi ile ilgili önemli olan husus ise “Kaybettirme kararları şahsidir, ilgilinin eş ve çocuklarına tesir etmez şeklinde düzenlenen” fıkradır. Bu kapsamda kaybettirme sadece kişiyi etkilemektedir.
YARGITAY KARARI
Vatandaşlığın kaybettirilmesi genel olarak sigorta gibi konularda uyuşmazlıklara konu olduğu için ilgili emsal karar aşağıda bulunmaktadır:
YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ E. 2016/4205 K. 2016/9038 T. 26.5.2016 tarihli kararında:
DAVA : Davacı, Alman rant sigortasına giriş tarihi olan 11/02/1980 tarihinin Türkiye Sigorta başlangıç tarihi olduğunun tespitiyle yurtdışında geçen 11/02/1980-19/02/1990 tarihleri arasındaki süreleri borçlanabileceğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
KARAR : 1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-) Dava, davacının yurt dışında 11.02.1980-19.02.1990 tarihleri arasında Türk vatandaşı olarak geçen süreyi borçlanma talep tarihinde Türk vatandaşı olma şartı aranmaksızın 3201 Sayılı Yasa'ya göre borçlanma hakkı bulunduğunun tespiti ile Almanya'da ilk defa sigorta kapsamına alındığı 11.02.1980 tarihinin Türkiye'de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabulü istemine ilişkindir.
Mahkemenin, davanın kabulüne dair önceki kararı, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiş ve dava dilekçesindeki istem ve mevcut delil durumuna göre yapılan inceleme ile Dairemizce, aylığa hak kazanmak için Türk vatandaşı olmaya gerek olmadığı gibi davacının sigortalılık başlangıç tarihinde Türk vatandaşı olduğu anlaşılmakla sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine karar verilmesinin yerinde olduğu ancak davacının Türk vatandaşlığının 403 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun 25.maddesinin (ç) bendine göre kaybettirilmesi sebebiyle aynı Kanun'un 29. maddesinde saklı tutulan sosyal güvenlik haklarından yararlanmalarının mümkün olmadığı ve 5901 Sayılı Kanun'un 43. maddesine göre Türk vatandaşlığına alınmak için başvurusunun da bulunmadığı anlaşılmakla davacının yurt dışında geçen süreyi borçlanma isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda, davacının Türk vatandaşlığının 403 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun 25. maddesinin (ç) bendine göre kaybettirildiği anlaşıldığından yurt dışında geçen süreyi borçlanma isteminin reddine karar verilmesi doğru ise de aylığa hak kazanmak için Türk vatandaşı olmaya gerek olmadığı gibi davacının sigortalılık başlangıç tarihinde Türk vatandaşı olduğu anlaşıldığından sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine yönelik talebi bakımından kabul kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine 26.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
HİZMETLERİMİZ VE İLETİŞİM
Kocaeli-İzmit’te bulunan Hukuk Bürosu olarak vatandaşlığın kaybettirilmesi konusunda uzman kadromuzla 10 yıldır müvekkillerimize hizmet vermekteyiz. Vatandaşlığın kaybettirilmesi, kazanılması, izin almak suretiyle vatandaşlıktan çıkma gibi tüm vatandaşlık hukuku konularından danışmanlık ve avukatlık hizmeti sunmaktayız. İletişim bölümümüzden bizimle irtibata geçebileceğiniz gibi Kocaeli-İzmit’te bulunan büromuzu ziyaret edebilirsiniz.